Seul, geniş caddelerinin arkasındaki dar ve girift sokaklarında bambaşka dünyalar gizli bir şehir. Kalabalığının aksine bu sakin sokaklar mahalle kütüphaneleri denilebilecek kitapçılarla dolu. Bunlardan biri de Hyunam-Dong Kitabevi… Yaşamı boyunca neredeyse her şeyi mükemmel şekilde yapıp kendine, dışardan bakanların imreneceği bir hayat inşa etmeyi başarmış Youngju, zirvedeki kariyerini geride bırakarak hayatın anlamını aradığı bir yolculuğa çıkıyor. Bu yolculuk sonunda Youngju, Seul’ün sıradan mahallelerinden biri olan Hyunam-Dong’a geldiği gibi bir de “Hyunam-Dong Kitabevi”ni açıyor.
Youngju’nun mahallede açtığı yeni kitapçı, hem kendisi hem de mahallede yaşayanlar için bir soluk oluyor. Yeni bir hayatın başlangıcına vesile olan kitabevi, kapısından içeri giren herkesin kalplerinde sıcak bir rüzgâr estirip, gündelik telaşlarına bir nefes oluyor. Yazarın incelikli kaleminde ruh bulan karakterlerle ilk satırlardan itibaren yakınlık kuran okur, kendini bir anda yürekleri ısıtan Hyunam-Dong Kitabevi’nde buluyor ve böylece hikâye herkes için başlıyor…
Bir kitabevi nasıl olmalı?
Youngju, dünyadaki her şeyde olduğu gibi kitap okumak için de doğru bir zaman olduğunu düşünen biri. Bununla birlikte iyi kitapların kriterleri, müşterilerin zevkleri gibi daha pek çok konu üzerine derin ve uzun düşüncelere sahip. Bir kitapçı olarak bireyin ötesinde düşünmeye ve herkes için iyi kitap önerileri yapabilecek biri olmaya çalışıyor. Kitabevini açtığı günden beri “Bir müşterinin güvenebileceği bir kitapçı nasıl olmalı?” sorusuna cevap arıyor. Tam bu sırada hiçbir şeyin zoraki olmadığı, samimiyetle örülü bu kitapçıyı, daha iyi bir yer hâline getirmek için çabalarken ailenin yeni üyesi Minjun hikâyeye dâhil oluyor. Kitabın belki de en iyi eşlikçisi olan kahveyi müşterilerine ikram etmenin iyi bir fikir olduğu düşüncesiyle açtığı “barista aranıyor” ilanı için gelen kişi gizemli ama içten tavrıyla iyi bir izlenim bırakan Minjun oldu. Youngju böylece kitabevinde yola devam edeceği arkadaşını buluyor aslında…
Değerli anların toplandığı bir mekân
“Sürekli hayatımın anlamını arıyorum ama bu kolayca bulunabilecek bir şey mi? Bulamazsam… Hayatımın bir anlamı yok demektir, değil mi?” Minjun ile konuşması sırasında ağzından dökülen bu cümleler, Youngju’nun yaşam içinde verdiği çabayı özetliyor. İrade ve tutku gibi kelimelerin ne anlama geldiğini irdelemeye karar veren Youngju, benliğini yönlendirmek adına sürekli tekrar ettiği bu kelimelere değil de kendi sağduyusuna güvenmesi gerektiğini anladığında ise bakış açısı değişmeye başlıyor.
Değişen hayatında, huzur bulduğu yeni yerin kitabevi olduğunu fark etmesi de çok uzun sürmüyor. Kısa süre içinde hem Youngju’nun hem de mahallelinin âdeta yuvası hâline gelmeyi başaran Hyunam-Dong Kitabevi, ziyaretçiler için endişe ve sabırsızlığın kaybolduğu, sadece değerli anlar ile özel anıların toplandığı bir mekân.
Burada her ziyaretçiye özel ve benzersiz bir dünyanın kapısı aralanıyor. Kitabevi sanki, yaşamın karmaşası içinde ada parçaları gibi dağılmış insanları bir araya getirmeye hizmet ediyor. Bu kitapçının müdavimleri de aynı kitabevinin sadeliğinde bir yaşam sürüyor. Eylemleri dünya standartlarına göre büyük bir başarı olarak görülmese de sürekli çabalayan bu insanlar gelişmeye ve ilerlemeye devam ediyor. Önemli olan vardıkları noktaların başkaları için ne ifade ettiğinden çok kendileri için ne anlama geldiği. Ve en mühimi de mutlu olup olmadıkları… Yazar aslında herkes için gerekli olanın bu kadar olduğu ve mutlulukların küçük anlardan ibaret olduğunu hatırlatıyor okura.
Gizem İris
0 Comments