Ozan Bozkurt ve Sercan Şahin Kurtulmuş’un uzun süredir devam eden podcast programı “Hikâyeden Adamlar”, Destek Yayınları etiketiyle kitaplaştırıldı. “Anlatılan senin hikâyen” klişesinden (bunu kötü anlamda kullanmıyorum) yola çıkarak tonla mevzunun yer aldığı kitap, okura, kendi hikâyesini yazması için de rehberlik ediyor.
Google’da, “Hikâyeden Adamlar”la yaptığım ilk aramada karşıma şu cümleler çıktı: “Hayat koşturmasında ıskaladığımız değerleri, modern dünyanın getirdiği zorlukları, yaşamın inceliklerini, kadın-erkek ilişkilerini, müzik ve sanatı, insana dair her şeyi konuşuyoruz.” Ozan Bozkurt ve Sercan Şahin Kurtulmuş, evet, tıpkı bu açıklamada belirtildiği gibi “insana ait her şeyi” konuşuyorlar. Hayli “basit” görünen, anlaşılan bu cümleler, dışarıdan bakıldığında herkesin yapabileceği bir şey gibi algılanabilir ve herkes “insana ait her şeyi” konuşabilir. Ancak önemli olan “nasıl” konuştuğudur. Bozkurt ve Kurtulmuş’un farkı tam da burada devreye giriyor. Evet, ikili, bize ait ne varsa konuşuyorlar ancak bunu yaparken kendilerince tutturdukları bilinçli veya bilinçsiz bir düzlem var. İkiliyi yakından takip edenler de, orada dönen muhabbetin bu yüzden kendilerine ait olduğunu biliyorlar. Ozan Bozkurt ve Sercan Şahin Kurtulmuş’un uzun süredir devam eden podcast programı “Hikâyeden Adamlar”, Destek Yayınları etiketiyle kitaplaştırıldı. “Anlatılan senin hikâyen” klişesinden (bunu kötü anlamda kullanmıyorum) yola çıkarak tonla mevzunun yer aldığı kitap, okura, kendi hikâyesini yazması için de rehberlik ediyor.
Mevzu insan olunca “başlık açmak”, muhabbeti açacak olanlar için hem çok kolay hem de seçicilik açısından zorluklar taşıyabiliyor. “Hikâyeden Adamlar”da, Ozan Bozkurt ve Sercan Şahin Kurtulmuş, bu zorluğun üstesinden gelmek için bir hikâye anlatıp sohbeti onun üzerinden uçsuz bucaksız yerlere götürüyorlar. Anlattıkça, konuştukça açılan sohbet, Bozkurt ve Şahin ikilisinin farklı alanlardan masaya getirdikleri referanslarla daha genişliyor. Sonuna düştükleri notlar da bir nevi çıkarım yerine geçiyor ki; burası, yukarıda bahsettiğim okurun kendi hikâyesini yazma konusunda bir kapı aralıyor. Örnekleyerek ilerleyelim.
Sercan “Satılık Zebaniler” diye şöyle bir hikâye anlatıyor: “Ortaçağda yaşamış bir abimiz var, adı Martin Luther. O dönem ortaçağda Kilise, cennetten arsa satıyor. Kelepir diyorlar insanlara, paran kadar yani… Evini barkını alıyorlar insanların. Martin Luther de ne yapıyor? İnsanları böyle bir şeyin mümkün olmadığı, bu yatırıma girmemeleri gerektiği konusunda uyarıyor. Kilise de tabii bu konuşmaları duyuyor ve Martin Luther’i mahkemeye çıkarıyor. Bütün halk oradayken Martin Luther çıkıp “Sevgili papa, madem cennet satılık, o halde cehennem de satılık mı?” diye soruyor. “Evet, cehennem de satılık.” “Tamam, ben cehennemi satın almak istiyorum o zaman.” Arz-talep meselesi tabii, cehenneme talep yok. Çok ucuza, elindeki bütün parayı verip cehennemi satın alıyor ve elindeki tapuyla kiliseden dışarı çıkarken büyük bir kalabalık onu bekliyor. O da kaldırıyor cehennemin tapusunu ve diyor ki: “Arkadaşlar, artık hiç kimsenin cennetten tapu almasına gerek yok. Çünkü cehennemi ben satın aldım. Hiç kimseyi de içeri sokmayacağım.”
“Hikâyeden Notlar” kısmında Sercan şu notu düşüyor: “Sorgulamak zorundayız. Merak etmek zorundayız. Sormak zorundayız. Bu yıldızlı gökler ne zaman başladı dönmeye?” Ozan ise şu karşılığı veriyor: “Evet, gördüğümüz ve göremediğimiz tüm zebanilere teşekkür ediyoruz, çünkü sizden birine dönüşmemek, sizler gibi olmamak için her gün verdiğimiz mücadeleyi haklı çıkarıyorsunuz. Kişisel çıkarları uğruna din üzerinden insanları sömüren, savaşlar başlatıp ölüm ve kıtlık getiren, hayatı zindan eden ey zebaniler! Selam olsun size, hâlâ vaktimiz varken…” Gerisi de okura kalıyor…
“Hikâyeden Adamlar”, katiyetle iki çok bilmiş insanın bir araya gelip bunun cakasını satarak ekmeğini yemeye niyetli bir iş değil. Sanattan, edebiyattan, tarihten, bugünden mevzuların yoğrulduğu, kendiliğinden bağlanan sonuçlarıyla okuru da içine dahil eden bir kitap. Ayrıca podcast meraklısı olmayanların, programda nasıl bir muhabbet döndüğüne dair fikir sahibi olması açısından da “Hikâyeden Adamlar”ın kitabı ayrı bir önem taşıyor. Not düşmeyi unutmayınız!
0 Comments