Chibineko Mutfağı: Yemek soğuyana kadar…

Athica Yayınları’ndan çıkan Yuta Takahashi imzalı “Chibineko Mutfağı” adlı kitap üzerine Serkan Murat Kırıkcı'nın kaleminden bir değerlendirme yazısı...


İlerleyen teknoloji, yapay zekanın eklenmesi derken hayat ne kadar pratikleşirse pratikleşsin, ne kadar ilerlerse ilerlesin kabullenemediğimiz, başa çıkamadığımız bir şey var: Ölüm. Günün birinde öleceğimizi biliyor ve kabulleniyor olsak bile sevdiklerimizin kaybıyla, ani ölümlerle, içimizde tortu bırakan kayıplarla bir türlü yüzleşmeyi beceremiyoruz. Yas söz konusu olduğunda yaşanan panik ve bocalamanın herhangi bir ayrımı yok. Her insanın içine düştüğü depresyon ve durgunluk hali kaçınılmaz oluyor. Psikoloji alanında ne gelişme yaşanırsa yaşansın içimiz hep aynı soruyu soruyor: Senin de başına geldi mi?  Bu nokta da en büyük beslenme kaynağımız da kurgu oluyor. Filmler, diziler ve elbette kitaplar. Kurguya sığındığımızda içimize işleyen bir kitap adeta suni teneffüs yapmışçasına bizi rahatlatıyor. Çoğunlukla “iç ısıtan” diye tanımladığımız bu tür kitaplardan biri de Athica’dan geldi. Ülkesi Japonya’da çok sevilen ve on beşten fazla dile çevrilerek etkisini de katlayan roman “Chibineko Mutfağı” Kasım 2024 itibariyle raflarda yerini aldı.

Kaybettiğiniz sevdiklerinizi son bir kez daha görebilseydiniz, onlara ne söylerdiniz?

“Kalbe Dokunan Tatlar” alt başlıklı roman 2020 yılında yayımlanmış ve kısa sürede ilgi odağı haline gelmiş. Dört bölümden oluşan roman minik bir restorana misafir ediyor okurunu. Chiba eyaletine bağlı Uchibo’da bir restoran. Fukuchi Kai-san ve minik adlı kedisinden ibaret restoran “Chibineko-tei’nin anı yemeğinden yersen, değer verdiğin birinin sesini duyabilirsin.” diyerek anılıyor. Yalnızca sabahları açık olan restoran sadece anı yemeği sunuyor. Bu küçük sihrin püf noktası da ölülerin kokuyla beslendiğine dair inanç. İki kişilik anı yemeği önünüze geldiğinde buharıyla beliren kaybettiğiniz yakınınızı görebiliyorsunuzdur gerçekten, kim bilir. Bu yönde söylentiler olsa da gerçekten kanıtlamanın mümkün olmadığı bir mucize bu ne de olsa.

Dünyaya bir kere geliyorum. Bu yüzden pişmanlık duymak istemiyorum.

Her bölümün adını yemek menüsünden aldığı roman okurunu önce Kotoko ile tanıştırıyor. Abisinin onu kurtarmak üzere kendini feda ettiği bir trajik ölümden sonra düştüğü boşlukla başa çıkmaya çalışan genç kız bir dizi tesadüf sonucu kendisini restoranda bulduğunda şüpheleniyor ve korkuyor: Ya dedikleri gibi olmazsa? Ya abimi göremezsem. Taziyelerde, merhum kişiler için hazırlanan yemek olarak bilinen anı yemeği buharı üstünde gelene kadar da “Anı yemeğini yediğin zaman ölülerin sesini duyabiliyorsun. Bazen karşında belirdikleri de oluyormuş.” denmesi geçiyor zihninden. Sebebi de çok açık ve mantıklı değil mi sahi: “Ölüler kokuyla beslenir. Sunakta tütsü yakılmasının sebebi, ölünün tütsünün kokusuyla beslenmesidir.” Sadece yemeği bitirene kadar kalabilen abisinin “Pişman olsan da zamanı geri alamazsın.” cümlesiyle baş başa kalıyor sonrasında. İyileştiren son buluşmaların ilki sade ve yalın anlatımıyla okuru kendisine bağlıyor. Bitirilecek üç bölüm daha var ve yaşanacak buluşmalar. Ne ara ilk bölümün bittiğini anlamanın zor olduğu sürükleyicilik de romanın bir diğer artısı.

Hayallerinizi küçümseyecek insanlar olduğu gibi bu hayallerle dalga geçecek insanlar da vardı. Bu insanlara muhatap olmak zaman kaybıydı.

Uzakdoğu kurgularının sık sık değindiği ilkokul sıralarında yaşanan bir olayla ilgili olan ikinci bölüm Kotoko’nun komşusu Hashimoto ile tanıştırıyor okurunu. Dershanede tanıştığı bir kıza gösterdiği ilginin alay konusu olmasıyla kaba davranarak hata yapmasını kafaya takmış ve aşamamış. Olası bir ilk aşkı kaybettiğine de pişman. Uzattığı bir tanecik kurabiyeyi alsa her şey değişirdi belki ihtimalleriyle geçen zamanın ilacını o da duyduğu restoranda arıyor. Çok dokunaklı ve hüzünlü bölüme paralel olarak restoranın öyküsünü de öğrenmek etkiyi artırıyor. Artık herkese, her yaşa şifa olan bir yer olarak adlandırıyoruz Chibineko Mutfağını. Kara kuyruklu martıların şehrinde tütsüden çıkan dumanın ölen kişinin yemeği olduğunu da kanıksıyoruz. Hayallerin önemini de aklımızdan çıkarmıyoruz.

“Zaman acımasızdır, her şeyi geçmişte bırakır ama aynı zamanda yalnızca onun iyileştirebileceği yaralar vardır.”

Yuta Takahashi’nin her bölümde daha da sadeleşerek okurunu etkisi altına alan romanının üçüncü bölümü bir şeylerin değiştiğini gösterme uğraşına paralel olarak bu kez yaşlı bir adamla tanıştırıyor okurunu. Artık ölümünü bekleyen adamın son arzusunu yerine getirme ritüelini çok uzatıp sündürmeden, ajitasyona girmeden işliyor roman. “Her insanın veda edeceği bir vakit vardı. O kişi hakkında ne düşünürseniz düşünün, mutlaka veda vakti gelecektir.” diyerek gerçeği kabullenme vaktinin geldiğini anlatıyor. Daha da önemlisi “Zaman sınırlıdır. Her şeyin bir sonu vardır. İnsan hayatı kısadır.” Bu gerçekleri kabullenirken yaşamdan keyif almanın olmazsa olmaz olduğunu da yemek üzerinden açıklıyor: “Yemek yemek, yaşamak demektir. Yaşamak, yemek yemek demektir.”

Ailenden birini kaybedince aklından çok fazla şey geçer.

Dördüncü bölümde de ailenin önemine değinerek karakterlerine gideceği yönü seçen roman Kai ve annesine dönüş yaparak “Hayatta her şey bir şekilde birbiriyle bağlantılıydı.” demeyi ihmal etmiyor. Söyleyeceği her söz bittiğinde geriye kalması, içimizde yankılanmasını istediği söz de belli: “Her insanın veda edeceği bir vakit vardır. O kişi hakkında ne düşünürseniz düşünün, mutlaka veda vakti gelecektir.” İyi bir finalle veda vaktini getirerek kendince sağlamasını da yapıyor.

Ölmüş sevdiklerinizle bir yemek yeme şansı sunan “Chibineko Mutfağı” incelikli kurgusu, her bölümde katlanan etkisi ve yalın anlatımıyla kalbe dokunurken, trajik kayıplarla baş etmeye çalışanlara da umut ışığı oluyor. Ölümün hayatın olağan bir parçası olduğunu sık sık vurgulayarak yüreklere su serperken hem geçmişe hem de geleceğe dair hatırlatmalarda bulunmayı da ihmal etmiyor: Sevdiklerinize değerini onları kaybetmeden verin ve onları nasıl kaybederseniz kaybedin bunun hayatın bir parçasını olduğunu aklınızdan çıkarmayın. Bırakın hayat devam etsin diyor. “Pişman olsan da zamanı geri alamazsın” mottosunu da okurunun kucağına bırakıyor ve kulağa küpe edilecek sözü var: “İnsanlar üzgünken de gülebiliyorlardı. Başkası için gülebilmek… Belki de bizi insan yapan şey buydu.”

Sahi, ya siz kaybettiğiniz sevdiğinizi son bir kez daha görmek ister miydiniz? Mucizelere inanıyorsanız “Chibineko Mutfağı”nda masanız sizi bekliyor…

Serkan Murat Kırıkcı


Like it? Share with your friends!

0 Comments

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Choose A Format
Personality quiz
Series of questions that intends to reveal something about the personality
Trivia quiz
Series of questions with right and wrong answers that intends to check knowledge
Poll
Voting to make decisions or determine opinions
Story
Formatted Text with Embeds and Visuals
List
The Classic Internet Listicles
Meme
Upload your own images to make custom memes
Video
Youtube and Vimeo Embeds
Audio
Soundcloud or Mixcloud Embeds
Image
Photo or GIF
Gif
GIF format