Geçtiğimiz hafta vizyona giren Dehşetin Yüzü (The Nun) filmi, korku filmi sevenlerin pas geçmediği bir film oldu. Dehşetin Yüzü, Korku Seansı (The Conjuring, 2013) filmiyle başlayan bir serinin son halkası. “Korku Seansı Evreni”nde geçiyor!
“Korku Seansı Evreni” filmin tutkunları tarafından verilen bir isim. Evrenin yaratıcısı, ünlü Testere serisinin de yaratıcısı olan James Wan. Wan, 2013 yılında Korku Seansı’nı çektiğinde filmin bu kadar dallanıp budaklanacağını tahmin ediyor muydu bilinmez ancak Korku Seansı gişede çok iyi iş yaptıktan ve olumlu eleştiriler aldıktan sonra kolları sıvadı ve kuracağı korku evrenine ilk halkayı taktı: 2014 yapımı Annabelle…
Korku Seansı’nda, Ed ve Lorraine Warren çifti doğaüstü, paranormal olayları araştırıyor ve bir tür hayalet avcıları ya da ruh çıkarma uzmanı olarak kendilerine gelen işler eğiliyorlardı. Bu çiftin gerçek hayatta da yaşadığı ve gerçekten paranormal olaylarla ilgilendiklerini de kaydetmek gerekiyor. Din soslu (elbette Hristiyan) bir korku filmi olan Korku Seansı’nda Annabelle adlı içinde kötü güçlerin olduğu bir oyuncak bebek vardı. İşte Korku Seansı Evreni’nin genişlemesini sağlayan ilk film böyle doğdu. İlk Korku Seansı filminde görünen bu korkunç oyuncak bebeğin bağımsız bir filmi çekildi 2014’te.
2016’da ise Korku Seansı 2 seyircinin karşısına çıktı. Warren çifti yine gizemli ve korkunç bir olayın peşine düşmüştü. Bu filmde de karşımıza en az Annabelle kadar korkunç bir figür çıktı: Rahibe. James Wan bunu da es geçmeyecekti elbette.
Ancak o korkunç rahibenin filmini yapmadan önce araya bir Annabelle filmi daha sıkıştırdı: 2017 yılında Annabelle: Kötülüğün Doğuşu filmi Korku Seansı Evreni’ni biraz daha genişletti. Bu filmde adından da anlaşılacağı üzere Annabelle adlı korkunç oyuncak bebeğin ilk nasıl ortaya çıktığı anlatılıyordu.
Gelelim geçen hafta sinemalarda gösterime giren Dehşetin Yüzü filmine. İlk olarak Korku Seansı 2’de karşılaştığımız ve tüyler ürperten rahibenin nasıl ortaya çıktığıyla ilgili bir film…
James Wan bu kez yapımcı ve senarist olarak yer aldığı filmin yönetmen koltuğunu İngiliz Corin Hardy’e emanet etmiş.
Romanya’daki (evet Romanya! Kont Drakula’nın memleketi “korku, anavatanına döndü” gibi bir reklamın da önünü açıyor böylelikle!) bir manastırda yaşayan genç bir rahibenin intihar etmesiyle başlayan film, Korku Seansı Evreni’nde alışık olduğumuz gibi şeytani güçlerin bedenleri ele geçirmesi ve kötülüğün yayılması gibi temalarla ilerliyor.
Korku Seansı serisi ve Annabelle serisinin aksine Dehşetin Yüzü derinlemesine inilmemiş, yüzeysel karakterlerin olduğu bir film. Ayrıca diğer filmlerde çok kullanılmayan “sesle korkutma” bu filmde çok fazla denenmiş. Aniden sesin yükselmesi ve/veya birden beliren korkunç görüntü ile “ani korkmalar” hedeflenmiş ve hedefe ulaşmada yer yer başarı da sağlanmış ancak işin kolayına kaçmacılıktan da kurtulamamışlar böylelikle.
Her şeye rağmen Korku Seansı Evreni’ne bir katkı olan Dehşetin Yüzü, genel hikâyedeki boşlukları doldurmak ya da evveliyatı bilmek anlamında faydalı bir film. Bu evreni sevenler tarafından ne ölçüde beğenileceğini kestirmek zor. Beklentiyi düşük tutan izleyenlerin filmi sevdiği, beklentiyi dağ yapanların ize hayal kırıklığına uğradığı ise yapılan yorumların geneli hakkında bilgi verebilir.
*Bu yazı daha önce 30 Eylül 2018 tarihli Yurt Gazetesi’nde yayımlanmıştır.
0 Comments