Hindistan, tarihi boyunca güreş dalında hiç altın madalya kazanmamıştı… Ta ki 2010 yılına kadar. O yıl hiç “profesyonel” güreş eğitimi almamış olan 22 yaşındaki Geeta Phogat, tüm engelleri aşarak Hindistan’a güreş dalında altın madalya getiren ilk sporcu olarak tarihe geçti. 2014 yılında yapılan bir sonraki Olimpiyat oyunlarında ise Geeta’nın kız kardeşi Babita, ülkeye bir altın madalya daha kazandırdı. Her iki genç sporcuyu da geçmişte kendisi de güreşçi olan babası yetiştirmişti. Yıllar sonra ise bu hikâyenin filmi çekildi: Dangal.
Bir Zamanlar Hindistan’da, Fanaa, Her Çocuk Özeldir, 3 İdiots, PK gibi filmleriyle kült bir aktör haline gelen Aamir Khan’ın filmi Dangal’ın, (ki “güreşçi”, “savaşçı” gibi anlamlara geliyor) bir süredir Türkiye’de vizyona girmesi iple çekiliyordu. Bu meraklı bekleyiş nihayet geçtiğimiz hafta son buldu. Aamir Khan’ın yapımcılığını yapıp başrolünde yer aldığı ve eski bir güreşçi olan Mahavir Singh Phogat ile türlü zorluklara rağmen güreş eğitimi verdiği kızlarının hikâyesini anlatan Dangal, vizyona girer girmez büyük bir gişe başarısına imza attı.

Khan’ın her filmini heyecanla bekleyen büyük bir kitle var dünyada. Hintli bir oyuncunun belki de birçok Hollywood starından bile daha fazla hayran kitlesine sahip olması ilk bakışta şaşırtabilir. Ancak sinema dünyasına aşina olanlar hiç de yadırgamayacaktır bu durumu. Ülkemizde de çok büyük bir kitlesi var Aamir Khan’ın.
Hayallerde küçük bir revizyon
Hikâye kısaca şu: Mahavir, Ulusal şampiyonluğa kadar yükselmiş eski bir güreşçidir. Ancak kendisine müthiş bir haz veren güreşi maddi olarak ona yetmemesi nedeniyle bırakır. İçinde ise ülkesi Hindistan’a uluslararası bir altın madalya kazandıramadığı için ukde kalmıştır. Hint milliyetçisi diyebiliriz Mahavir için. Bu hayalini gerçekleştirmek için bir erkek evlat ister hep. Ancak dört kızı olunca artık bu hayalinin üstüne bir sünger çekmek zorunda kalır. Ta ki komşuları bir gün Mahavir’in evine gelip dayak yiyen çocuklarını gösterene kadar. Mahavir, önce komşu çocuklarını erkek yeğeninin patakladığını zanneder ancak gerçek çok farklıdır. Onları o hale getiren iki kızıdır! Mahavir, hayallerinde küçük bir revizyona gider. Asıl olarak istediği şeyin erkek çocuk değil, uluslar arası altın madalya olduğunu anlar ve kızları Geeta ile Babita’yı güreşçi olarak yetiştirmeye karar verir.
Filmde kızların güreş için eğitildiği kısımları komedi soslu olarak izliyoruz ama aslında bir dram, kaya gibi ortada durmakta… Sabahın beşinde başlayan antrenmanların giderek dozu artar ve kızlar isyan edecek seviyeye gelir. Mahavir’in bu isyana tepkisi ise kızlarının saçını kesmektir. Kızlar zaten okullarında ve köylerinde yeterince alay konusu olmuşken bir de üzerine saçlarının kesilmesiyle iyice mutsuz olurlar. Kızların katıldığı bir düğünde 14 yaşında evlendirilen gelinin, kızlara söylediği sözler ise kırılma noktasıdır. Çocuk gelin, Geeta ile Babita’ya erken evlendirilmektense onların yerinde olmayı tercih ettiğini ve babaları Mahavir’in, aslında kızların kurtarıcısı olduğunu söyler.

Aamir Khan, neredeyse her filminde olduğu gibi Dangal’da da toplumsal mesaj kaygısıyla hareket etmiş. Bir de çocuk gelinler, ülkemizde de hassas bir konu olması nedeniyle bizim için ayrıca ilgi çekici. Filmin bu kısmından sonra kızlar tam da babalarının isteği gibi olurlar ve başarılı antrenmanlardan sonra güreş meydanlarına çıkarlar. Erkeklerle güreşip onları deviren Geeta, ulusal şampiyonluğa kadar ulaşıp uluslararası yarışmalara hazırlık için akademiye gider. Orada babasından öğrendiği ve kendisini hep zafere ulaştıran geleneksel tekniklerin yanlış olduğunu öğretirler ona. Katıldığı bütün karşılaşmalarda ise yenilir. Babasının olaylara müdahale etmesiyle işler değişinceye kadar…
Dangal, beklentileri fazlasıyla karşılayan, özellikle mükemmel bir şekilde kotarılmış güreş sahneleriyle izleyiciyi filmin içine alan ve yer yer güldürüp yer yer duygulandıran başarılı bir film.
*Bu yazı daha önce 27 Ağustos 2017 tarihli Yurt Gazetesi’nde “İki yiğit çıktı meydane!” adıyla yayımlanmıştır.
0 Comments