Cingöz Recai dikkat çekici bir film… Yönetmen Onur Ünlü’nün Kenan İmirzalıoğlu ile ilk işi değil Cingöz Recai. Onur Ünlü, Deli Yürek dizisinin senaristi ve oyuncusuydu. Hatta Yusuf Miroğlu’nun önüne atlayıp kurşun yemişliği bile vardır! Haluk Bilginer ile zaten birçok film çekmişti. Kadroda yine birlikte daha önce çalıştığı birçok isim de var. Müthiş oyuncu kadrosu, Onur Ünlü’nün yönetmenliği ve senaryodaki Pınar Bulut ve Kerem Deren gibi piyasada iyi işlere imza attığı bilinen isimler bir araya gelmişti, merakla beklenmesi normaldi yani. Beklentileri karşılayabildiler mi peki? Pek değil…
Peyami Safa’nın Cingöz Recai Server Bedi adıyla yazdığı ‘Cingöz Recai’ serisi yerli bir Arsen Lüpen yaratma amacıyla ortaya çıkmıştı. O dönemki birçok yazar gibi Peyami Safa da geçimini sağlamak ve adını da lekelememek(!) için takma isimle yazmıştı bunları. Tıpkı Kemal Tahir’in F.M. İkinci takma adıyla Mayk Hammer romanları yazması gibi.

Cingöz Recai karakteri daha önce iki kez beyaz perdede boy gösterdi. İlki 1954 yılında Metin Erksan‘ın yönetmeliğinde ve Turan Seyfioğlu’nun başrolünde izlendi. İkincisi ise 1969 yapımı Safa Önal’ın yönetmen koltuğunda oturduğu, başrolünü ise Ayhan Işık‘ın oynadığı filmdi. Ki yıllardır Cingöz Recai karakteriyle Ayhan Işık’ın özdeşleştiğini de biliyoruz. Gelelim 2017 model Cingöz Recai’ye. Filmin tam adı “Cingöz Recai: Bir Efsanenin Dönüşü”. Sıkıntı şu ki geçmişte çekilen Cingöz Recai filmlerini herkes izlememiştir malum. Kitaplarının okunduğunu da hiç sanmıyorum. Yani günümüz seyircisi Cingöz Recai ile ilk kez tanıştı demek yanlış olmaz. Oysa senaryo sanki biz daha önce bir sürü Cingöz Recai filmi izlemişiz de arka plana tam hakimiz havasındaydı. “Bir Efsanenin Dönüşü” aslında dönen efsaneyle ilk karşılaşmamızı anlatıyor! (Filmin sonundan da anladığımız kadarıyla Arsen Lüpen ve Robin Hood karışımı Cingöz Recai filminin devamı çekilecek gibi…)
İyi oyuncular harcanmış
Onur Ünlü iyi bir yönetmen, ayrıca iyi de bir senaristtir. Çektiği bütün filmlerin senaryosu kendine aittir. Ancak bu film istisna. Pınar Bulut ve Kerem Deren başta Ezel dizisi olmak üzere birçok başarılı işe imza atmış kalemler. Fakat aynı başarıyı bu filmde gösteremiyorlar. Karakterler Cingöz Recai (Kenan İmirzalıoğlu,), Göze (Meryem Uzerli) ve Başkomiser Mehmet Rıza (Haluk Bilginer) dışında yüzeysel işlenmiş. Serkan Keskin, Musa Uzunlar, Hakan Boyav, Fatih Artman, Algı Eke, Ushan Çakır, Meriç Aral gibi hikâyedeki tüm yan karakterler üzerinde hiç durulmamış. Bu iyi oyuncular adeta harcanmış.

Senaryo vasatı kıl payı geçiyor. Cingöz Recai ve Başkomiser Mehmet Rıza’nın karşılıklı konuşmaları hariç neredeyse sıkıntıdan patlatıyor. Klişeler de cabası!
Zaten şiirlerini takma isimle yazıyor!
Onur Ünlü’nün kendine has sinemasını bu filmde görmek mümkün değil. Birçok iyi yönetmen hayatta kalmak ya da yaşam standartlarını korumak için içinin sinmediği filmler yönetmiştir. Kubrick’in tam bir piyasa işi olan Spartacus (1960)’ü yönetmesi mesela. Usta ilk kez kendinden parçaların olmadığı bir iş yapmıştı ve bu onun aynı zamanda son piyasa işi olmuştu. Kubrick bu filmden sonra Amerikan sinema endüstrisinin stüdyo sistemi ile star sistemine karşı olarak sinema hayatını devam ettirmişti. Sinemamızdan ise Metin Erksan örnek verilebilir… Böylesine büyük bir yönetmeni birçok saçma filmin reji koltuğunda görmek mümkün. Onur Ünlü bu projeden ne kadar kazandı bilmiyoruz ama kendini yansıt(a)madığı bu filmde Peyami Safa ve Kemal Tahir gibi takma isim mi kullansaydı acaba? Zaten şiirlerini takma isimle yazıyor!
Tüm olumsuzluklara rağmen, Türk sinemasına daha iyisini yapma şansını vermek adına gidip izlenmeli belki de…
*Bu yazı daha önce 15 Ekim 2017 tarihli Yurt Gazetesi’nde yayımlanmıştır.
0 Comments