Sense8 dizisi ile ilgili bir yazıdan önce onun yaratıcılarından kısaca bahsetmek gerekiyor. Larry ve Andy Wachowski… Larry Wachowski, 2007 yılında cinsiyet değiştirme operasyonu geçirerek Lana adını aldı. Andy ise bundan 9 yıl sonra bu operasyonu gerçekleştirdi ve Lilly adını aldı. Böylece Wachowskiler, artık kız kardeşler oldular.
Wachowski kardeşler dendiğinde; akıllara daha çok Matrix, V for Vendetta ve Cloud Atlas (Bulut Atlası) gibi filmler gelir. Bu filmler ötesinde Wachowski kardeşler, dizi piyasasına da girmeye karar verirler ve Netflix ile önemli bir projeye imza atarlar: Sense8. Dizinin ilk sezonu öncesinde, Netflix’te bilim kurgu adına büyük bir eksiklik vardı. Üstelik hem bu açığı kapatmak, hem de Wachowski kardeşlerle çalışmak önemli bir atılım olacaktı.
Sense8 dizisinin türüne bakıldığında dram, gizem ve bilim kurgu yazıyor, ancak dizinin karakterleri diziye inanılmaz farklı bir boyut katıyor.
Sense8 dizisinde yer alan 4 ana kadın karakterin birbirinden farklı ve muazzam hayatları:
Sun Bak
Güney Kore’de yaşıyor. Erken yaşta annesini kaybetmesi, Sun’u hâlen derinden etkiliyor. Annesinin ölümününden babasını suçlu görüyor. Ancak annesi, vefatından önce Sun’a bir söz verdiriyor; babasına ve erkek kardeşine göz kulak olmasını istiyor. Hayatta küçlü kalabilmek adına savunma sporlarıyla ilgilenmeye başlayan ve köpeğiyle yaşayan Sun, annesine verdiği sözü bir an bile olsa unutmuyor. Hayatı boyunca babası tarafından yokmuş gibi davranılmasına rağmen Sun, ailesini sürekli önemsemeye çalışıyor.
Sun’un babası, Güney Kore’nin en büyük şirketlerinden birini yönetiyor. Sun’un kardeşi, şirkette yönetici olarak çalışıyor. Sun da şirkette çalışıyor, ancak daha alt bir konumda bulunuyor. Sun, şirkette bir yolsuzluk olduğunu fark ediyor ve Sun’un kardeşinin, şirketin müşterilerinin parasını kullandığı ortaya çıkıyor. Güney Kore’nin yasaları gereği kardeşin hapse girmesi gerekiyor. Tutuklama öncesi yaşanan aile dramıyla birlikte Sun, suçu üstlenmeye karar veriyor. Böylece alkolik, yolsuzluk yapan, şirketin parasını eğlenceye harcayan küçük kardeşini kurtarıyor. Bunun yapmasının altında yatan tek sebep, annesine verdiği söz oluyor.
Sun, yaptığı itiraf sonrası hapse giriyor, ancak cezaevinde de hayat o kadar kolay görünmüyor. Cezaevinde, alışık olduğumuz bir yapılanma bulunuyor. Güçlü olan, zayıf olanı eziyor. Sun, burada tanıştığı arkadaşlarına da yardımını eksik tutmuyor.
Bunun dışında Sun; 8 kişinin zihinleri, bilgileri, yeteneklerini paylaşabilmesiyle birlikte diğer 7 kişiyi de zor durumlardan kurtarıyor.
Nomi Marks ve Amanita
Doğum ismi Michael olan Nomi Marks, genetik değişimlerinin etkisiyle cinsiyet değiştiriyor. Amanita da Nomi’nin kız arkadaşı ve birlikte yaşıyorlar. 8 kişinin birbirine bağlanmasıyla birlikte kendisindeki değişiklikleri anlamakta güçlük çeken Nomi, zorlandığı dönemlerde en büyük desteği Amanita’dan alıyor. Nomi, geçirdiği kaza sonrası annesi ve doktorunun ortak kararıyla hastanede hapsediliyor. Doktorun niyetinin kötü olduğu daha sonra anlaşılsa da Nomi’nin annesi, katı kuralları olan ve sığ bir kadın olarak karşımıza çıkıyor. Öyle ki; annesi, Nomi’ye hâlen Michael diye sesleniyor ve durumu kabul etmeyi net bir biçimde reddediyor.
Nomi’nin araştırmacı kimliği ile Amanita’nın kuralları delen karakteri, ikisini de zorlu yollara sokuyor ve bu ikili sürekli kendini avcılardan kaçarken buluyorlar. Bu zorlu süreçte Nomi, biraz daha duygusal bir karakter olarak karşımıza çıkarken; Amanita, sınır tanımayan ve desteğini fazlasıyla gösteren biri olarak dizide yer alıyor.
Bu ikilinin arasındaki uyum, birçok çifti kıskandıracak boyuta taşıyor. Geçmişte yaşanan ve üstüne yenileri eklenen sorunlara rağmen ikilinin arasındaki sevgiyi herkes hissedebiliyor.
Kala Dankedar
Hindistan’da yaşıyor. Kendisi istememesine rağmen ailesini memnun etmek adına zengin bir iş adamının oğlu Rajan Rasal ile evlenmeye hazırlanıyor. Ailesine ve Hint inançlarına çok sıkı bağlı olan Kala’nın aksine Rajan ve babası daha bağımsız bir hayat yaşıyor. Kala’nın çalıştığı kimya şirketinin sahibi olan Rajan ile bu şekilde tanışıyorlar. 8 kişinin birbirine bağlanmasının etkisiyle Kala, hem hislerinde, hem de düşüncelerinde değişikliği seziyor. Özellikle dizinin ana karakterlerinden biri olan Alman Wolfgang Bogdanow ile kenetleniyorlar. Dizinin ilerleyen bölümlerinde bu ikilinin hisleri, Wolfgang’ın zorlu yaşam koşulları ve Kala’nın mevcut durumunu derinden etkiliyor. Almanya ile Hindistan’ın iklim farklılıklarını hissetmeleri, şaşkın diyaloglar, birbirlerine olan destekleri ve anlaşmazlıklarla başlayan derin hisler; dizinin bir diğer güçlü kanadı hâline geliyor. Wolfgang’ın vurdum duymaz tavırları ile Kala’nın duygusal karakteri, bu ikilinin aslında ne kadar da farklı olduğunu gözler önüne seriyor. Bu uç noktalara rağmen Wolfgang ve Kala, yalnızlıklarını birbirleriyle kapatmayı başarıyorlar.
Kala, inanç ibadetini yaptığı yerde Rajan’ın babasıyla karşılaşıyor. İkisi evlilik hakkında konuşurken baba, dinle ilgili reformlarını hazmedeyen bir grup tarafından öldürülüyor. Bu olay; Kala’yı, ailesini ve Rajan’ı ister istemez etkiliyor. Aralarındaki ilişki çıkmaza giriyor. Kala ise bu durumdan, duygusal hisleriyle baş etmeye çalışıyor.
Sense8 dizisindeki bir önemli detay ise; Kala veya Wolfgang, zor bir duruma düştüklerinde bir anda birbirlerine bağlanabiliyorlar.
Riley Blue
İzlanda doğumlu, İngiltere’de yaşıyor. Gece kulüplerinde DJ’lik yapan Riley, ortamların getirdiği etkiyle uyuşturucu ortamlarında yer alıyor. Dizinin ilk bölümlerinde, bağlanmanın etkisini baş ağrılarından dolayı olduğu sanan ve anlam veremeyen Riley, erkek arkadaşının ısrarıyla birkaç kişiyle birlikte bir uyuşturucu satıcısının evine gidiyorlar. Evde olaylar gelişiyor ve ölümlerle sonuçlanan kavga sonrasında Riley, parayı alıp kaçıyor. Daha sonra o uyuşturucu satıcısı, Riley’nin peşine takılıyor. Arkadaşlarının evinde saklanan Riley, en sonunda yakalanıyor ve parayı attığını söylüyor. Olaydan zor da olsa kurtulmayı başaran Riley de Kala’da olduğu gibi zor durumlarda özellikle bir kişiyle bağlanıyor. O da ABD’de yaşayan polis Will Gorski. Diğer karakterler gibi Riley ile Will de durumu anlamakta zorluk çekiyorlar. Öyle ki; gerçekliğinden şüphe duydukları için bağlandıkları anda birbirlerini telefonla arıyorlar. Bu sahne, dizide ikili arasındaki bağı kuvvetlendiriyor.
Sense8 dizisinin ilerleyen bölümlerinde Riley, İngiltere’den kaçıyor ve İzlanda’ya dönüyor. Riley, baba evine döndüğünde Will’e de çevreyi anlatıyor, gösteriyor. Babasını çok seven Riley, Will’e kendisini ise şu şekilde anlatıyor: “İzlandalılar; yurt dışında ünlü olup, evine dönen müzisyenleri çok severler.”
Riley’nin, müzik sevgisini piyanist babasından aldığı açık ve net bir şekilde anlatılıyor. Ancak Riley’nin, İzlanda’ya geri dönmesiyle birlikte geçmişteki sorunları da gün yüzüne çıkıyor. Annesinin, eşinin ve kızının ölümünden kendini sorumlu tutan Riley, bu olaylar zincirinin içinden kendisini çıkarmakta başarısız oluyor. Geçmişin kendisini tekrar yakalaması ve avcıların Riley’in peşine düşmesi dizinin en kritik noktalarından biri olduğunu gösteriyor. Geçmişte yaşadığı olayların birbiriyle bağlantılı olması sonucu Riley, açık hedef hâline geliyor.
Riley’nin; geçmişte yaşadığı olayların derinliğine, acısına rağmen dizinin en güçlü karakterlerinden biri olduğu resmediliyor.
2 Comments