Gülriz Aygül’ün kaleme aldığı “3888 Nuh’un Son Yolcuları”, distopik bir bilimkurgu romanı olmanın haricinde insanlığın geleceğiyle ilgili meselelere günümüzün dünyasından göndermelerle değinen, sağlam kurgusu, incelikli karakter analizleriyle üzerine düşünmenin elzem olduğu konulara eğilen derli toplu bir eser olarak okunmayı hak ediyor.
Ankara doğumlu Gülriz Aygül, lisans eğitimini önce Gazi Üniversitesi İşletme Bölümü’nde, sonra da İstanbul Üniversitesi Amerikan Kültür ve Edebiyatı Bölümü’nden mezun olarak tamamlamış. İş hayatına işletme uzmanı olarak başlayan Aygül, ilerleyen süreçte eğitim ve danışmanlık gibi sektörlerde kariyerine devam etmiş. Televizyon dizileri için senaryo çalışmaları da bulunan yazar, yaşamı sorgulamaya başlamasıyla spiritüel konulara merak salmış, bunları hayatının merkezine hâline getirmiş ve üzerine çalışmalar yapmaya devam etmiş. Gülriz Aygül, 2019 yılında çıkan ve insanın yaşam yolculuğunu konu edinen “Kelebek Kapısı” romanından sonra A7 Kitap etiketiyle yayımlanan “3888 Nuh’un Son Yolcuları” kitabıyla bir kez daha okurlarının karşısında. İnsanın kadim meselesi olan varoluş içinde nasıl bir “öz”le yer aldığını anlatan bir bilimkurgu romanı olan “3888 Nuh’un Son Yolcuları”, yaşamın başlangıcıyla sonucu arasındaki “hayat” denilen sürece farklı bir perspektiften bakarak, okura, soran, sorgulatan bir metin sunuyor.

Şimdiki zamandan asırlar sonrasında geçen “3888 Nuh’un Son Yolcuları”, iklim değişikliği, ekolojik kriz, savaşlarla birlikte artık nefes almanın bile zorlaştığı dünyada, insanlığın son umut olarak bel bağladığı “Nuh Gemisi Projesi”yle birlikte şekillenen insanlığın kurtuluş mucizesi beklentisini ele alıyor. Seçilmiş sekiz kişinin uzayda yeni bir gezegen bularak insan ırkının devamını getirmesini sağlamak amacıyla çıktıkları yolculuk fiziksel bir deneyimin ötesine geçerek, ahlaki, psikolojik ve etik sorgulamaları beraberinde getirerek insanın içinden çıkamadığı bir sorunla karşılaştığında ortaya çıkan iyi ve kötü taraflarını, bencilliğini, omuz verdiği kişi için nereye kadar gidebileceğini distopik bir atmosferin içinde irdeleyen “3888 Nuh’un Son Yolcuları”, bireyin içsel çatışmalarını da bu konulara ekleyerek çok katmanlı bir roman ortaya koyuyor. varoluş ve yok oluş arasındaki ince çizgideki mücadelesini ele alıyor.
Derinlikli karakter tahlilleriyle, yolcuların her birini okura iyice yaklaştırarak, konunun dışında karakterlere de odaklanmasını sağlayan Gülriz Aygül, sade ve akıcı diliyle, ağır mevzuları anlaşılır hâle getirerek varoluşla yok oluşun arasındaki ince çizgide cebelleşen insanın haleti ruhiyesini ayan beyan ifşa ediyor.
“3888 Nuh’un Son Yolcuları”, distopik bir bilimkurgu romanı olmanın haricinde insanlığın geleceğiyle ilgili meselelere günümüzün dünyasından göndermelerle değinen, sağlam kurgusu, incelikli karakter analizleriyle üzerine düşünmenin elzem olduğu konulara eğilen derli toplu bir eser olarak okunmayı hak ediyor.
0 Comments