Yerli popüler dönem romanlarına nitelikli bir katkı: ‘Yağmur Çiseliyor’

Kurgusu, içeriği ve tarihsel gerçekliğe nesnel yaklaşımıyla popüler dönem romanları türünde nitelikli bir yapıt olan “Yağmur Çiseliyor” hemen her türden okura ama öncelikle aşk, tarih, casusluk, polisiye edebiyat romanı severlere hitap ediyor.


Araştırmacı gazetecilik kökenliroman, novella, hikâye ve deneme kitabı yazarı Osman Balcıgil’in son romanı “Yağmur Çiseliyor” geçtiğimiz günlerde Destek Yayınları etiketiyle okurla buluştu. Romanın olay örgüsünü arka kapak yazısından hareketle özetleyecek olursak: “Sokaklarda oluk oluk kan akıyor. Memleket orta yerinden ikiye ayrılmış gibi. Üniversiteler, fabrikalar fokur fokur kaynıyor. Generallerin üniformaları ütülenmiş, askerlerin postalları parlatılmış. Bütün bunlar olurken yaşanan nefes nefese bir casusluk ve aşk hikâyesi. CIA’in en iyi yetişmiş ajanı Peck’in Türkiye kırsalında işi ne? Romanın merkez karakterleriMetin ve Ceren, Türk kontrgerillasının tezgâhladığı iç savaşın ortasında ne arıyor? Dışişleri Güvenlik ve İstihbarat Dairesi ajanı Nezihe Hanım devrimcilerin kurduğu barikatlara can havliyle neden atlıyor? Türkiye’de gerçekleşecek darbe için ABD başkanı neden bu kadar çok çaba gösteriyor? Sünnileri Alevilerin üzerine saldırtmaya, Beyaz Saray’ın hangi odasında karar veriliyor? Hangi dünyaca ünlü CIA ajanları Türkiye’yi köşeye sıkıştırmanın peşinde?”

Ülkelere içeriden ve dışarıdan yapılan saldırılar, faillerin yakalanması, küresel tehditlerle mücadele casus romanlarının sıklıkla işlediği konulardır. Türkiye, dünyadaki birçok casusluk faaliyetinin hedefi olmuştur. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonraki yıllarda casus romanlarının dünya genelinde kendi başına bir tür oluşturacak güce erişmesine, Türkiye’de ise sınırlı sayıda örnekleri olmasına karşılık casus romanları ancak 80’li yıllardan sonra gerçek anlamda gelişmeye ve daha nitelikli romanlar yayımlanmaya başladı.

Usta polisiye yazarlarımızdan Suphi Varım polisiye dergi 221B’de (sayı 4, Temmuz Ağustos 2016, s.45) bu durumun nedenlerini şöyle açıklıyor: “Polisiye romanın kapitalist burjuvazinin ve Sanayi Devrimi’nin oluşum sürecinde ortaya çıkması gibi casusluk romanları da kapitalizmin en yüksek aşaması olan emperyalizm ve Soğuk Savaş dünyasında ivme kazanmıştır. Emperyalizmin kibarlaştırılmış nitelendirilmesi küreselleşme ve enformasyon toplumu da modern casusluk romanlarını şekillendirmiştir. Türkiye’de geleneksel dedektif hikâyeciliği alanında önemli eserler kaleme alınmakla birlikte aynısını casusluk romanları için söylemek pek mümkün değildir. Bunun nedeni, Türkiye’nin emperyalist bir ülke değil, emperyalist düzene eklemlenmiş, ekonomik açıdan zayıf, teknoloji üretmeyen bir ülke olmasıdır. Casusluk romanı ve yazarı yaratan ülkelerin yukarıda belirttiğim koşulları, Türkiye’de geçerli olmadığı için casusluk hikâyeciliğimiz zayıf kalmıştır.”

II. Dünya Savaşı boyunca sürdürülen istihbarat faaliyetleri savaşın kaderini tayin etmede önemli rol oynamıştı. Casusluk örgütlerinin II. Dünya Savaşı ve sonrasındaki Soğuk Savaş döneminde kazandığı önem sürekli arttı. Casuslar kadar onların mitolojisini yaratan casusluk romanları da Soğuk Savaş’ın önemli bir parçasıydı. Ernest Mandel’e göre, casus romanının ayrıntılı bir tarihini ABD’nin Soğuk Savaş ve yumuşama yılları boyunca dış politikasındaki gelişmeler silsilesiyle ve bunun sonucu olarak baş kötü adamların kimliğindeki değişikliklerle -Ruslardan Çinlilere, Kübalılara, Arap petrol şeyhlerine, küçük adalardaki özel orduları ile çehreleri bilinmeyen güç delisi milyarderlere ve günümüzde radikal İslami örgütlere uzanan bir yelpazede- anlamak gerekir.   

Casusların ve istihbarat teşkilatlarının faaliyetleri, yapısı gereği devlet sırrı olarak saklanır. Bu durumda hatalar gizlenir; bu yüzden varsayımlar, söylentiler, komplo teorilerine davet çıkar. Olup biten hakkında her zaman belirsizlikler, kuşkular kalacaktır. Genel bir uzlaşı olsa bile sansasyonelleştirme sürecek, alternatif açıklamalar olacaktır. Dönemle ilgili yeni filmler çekilecek, yeni romanlar yazılacaktır. Ancak temel hikâye her zaman daha fazlasını içerir. Osman Balcıgil’in son romanı “Yağmur Çiseliyor” un en önemli özelliği tutarlı bulgular, sağlam bir kurgu, mevcut bilgilerin kesin sonuç çıkarmaya izin vermediği alanları kurmacanın temel öğeleriyle işlemek diyebiliriz. Yazarın önceki romanlarının bazıları Türkiye tarihinin farklı dönemlerine ayna tutuyordu. Tarihi romanda anlatıcı olan bitene tanıklık ediyorsa bu roman tarihi roman olmaz, biyografik roman olur. Olup bitenin geçmişte geçiyor olması metni tarihi roman yapmaz. “Yağmur Çiseliyor”un odaklandığı 1970’lerin sonunda dönem, koşullar, yaşam biçimleri, toplumsal atmosfer farklı.  Romanın temel öğeleri üzerinden bakacak olursak merak unsurları, olay örgüsü, çatışmalar, karakterler canlı, inandırıcı ve gerçekçi. Balcıgil, gözlemci anlatıcı kullanarak 70’lerin sonları Türkiye’sini dipnotlar aracılığıyla reel gerçeklikle -kurmaca gerçekliğin içinde- ilişkilendiriyor ve tarihle ilişkili tutamaklarını güçlendiriyor.

 “12 Eylül’e koşar adım gidenler arasında ben de vardım. O zaman gencecik, eylemli bir üniversite öğrencisiydim. Siyasi kitap ve dergi yayınlayan bir yayınevini çekip çeviriyordum. 12 Eylül’de dergimiz kapatıldı, kitaplarımız toplatıldı. Anlayacağınız, olup bitenin yabancısı değilim. Öte yandan, o korkunç gelişmenin nasıl olup da olduğunu, layıkıyla kitabı yazarken öğrendiğimi söylemem lazım. CIA’cilerin, kontrgerillacıların, milliyetçi çetelerin ne yapmaya çalıştıklarının kuşkusuz farkındaydım. Somut bir şekilde, kanlı canlı karşımızdaydılar. Ama Amerikan Emperyalizminin bir ülkede bir darbeyi nasıl tezgâhladığının, doğrusu çok da farkında değildim. ABD tarafından gerçekleştirilen, bu tür rejim değiştirmeler başka ülkelerde de yaşandı. Onlara dair bir fikrim olmasına rağmen, kendi ülkemde darbenin nasıl hazırlandığını Yağmur Çiseliyor üzerine çalışırken layıkıyla anladığımı söylemem lazım,” diyor Balcıgil romanının duygu ve düşünce dünyasına katkıları hakkında.“Yağmur Çiseliyor” bir tür tarihi travma olarak12 Eylül’e giden süreci kurmacanın temel öğeleri doğrultusunda kapsamlı biçimde sunmak ve tartışmak, okurun hem olayın geliştiği uluslararası bağlamı hem de bu bağlamı etkileyen arka plandaki gelişmeleri anlamasını sağlamak için özel bir çabayla kurgulanmış, derinlikli bir araştırmanın ürünü olarak incelikli bir okuma şöleni sunuyor. Roman ek olarak popüler romancılığın daha da güçlendiği 2000’li yıllarla birlikte hızla gelişen bir tür olarak dönem romanları geleneğimize hem kurgu hem de içerik açısından nitelikli bir katkı sağlamayı başarıyor.

Serkan Parlak


Like it? Share with your friends!

0 Comments

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Choose A Format
Personality quiz
Series of questions that intends to reveal something about the personality
Trivia quiz
Series of questions with right and wrong answers that intends to check knowledge
Poll
Voting to make decisions or determine opinions
Story
Formatted Text with Embeds and Visuals
List
The Classic Internet Listicles
Meme
Upload your own images to make custom memes
Video
Youtube and Vimeo Embeds
Audio
Soundcloud or Mixcloud Embeds
Image
Photo or GIF
Gif
GIF format