Mâlum, sinema ekip işidir. Bu ekibin en önemli iki üyesi de yönetmen ve oyuncudur. Yönetmenler kendi dillerinden anlayan, iyi, hatta konuşmadan anlaşabilecekleri oyuncular bulurlarsa ellerinden kaçırmak istemezler. Çünkü onlarla alışması rahattır ve böylesi oyuncular yönetmenleri büyük bir yükten kurtarır. Böyle olunca yönetmenler iyi anlaştıkları hatta arkadaş oldukları oyuncularla çalışır.
Bu doğaldır çünkü tersi bir durum, yani gergin ilişki ve kötü çalışma hem yönetmene zehir olur hem de bu yapılan filme yansır. Ortaya zevkle izlenen bir film çıkmaz. Sinemamızda birbirinden ayrı düşünülmeyecek yönetmen ve oyunculara en büyük örnek elbette ki Yavuz Turgul ve Şener Şen’dir. Turgul’un, yönetmen olarak yaptığı yedi filmin altısında Şener Şen var. Şu sıralar sekizinci filmini çekiyor ve Şener Şen burada da başrolde…

Sinemaya senarist olarak başlayan Yavuz Turgul ve karakter oyuncusu olarak başlayan Şener Şen’in büyük sanat dostluğu aslında 1970’lere dayanıyor. İkili, Arzu Film ekibindeydi ve aynı projelerde birçok kez çalışmıştı. Senaryosunu Turgul’un yazdığı filmlerin hemen hepsinde Şener Şen oynamıştır. Bu filmlerde Şen, karakter rollerinde başlamış, ardından yardımcı oyuncu olarak seyirciye kendini sevdirmiştir. İkilinin yönetmen ve başrol oyuncusu olarak çalışmaya başlamaları ancak 1987’deki Muhsin Bey’le mümkün olmuştur.

Şener Şen İlk başrolünü 43 yaşında oynadı
Şener Şen, ilk başrolünü (Namuslu – 1984) oynadığında 43 yaşındadır ve artık alışkın olduğu Yeşilçam’daki komik tipleri canlandırmak istemez. Zaten Namuslu filmi de toplumsal eleştiri barındıran bir filmdir ve “tam anlamıyla komedi” değildir. Turgul ise yıllardır sinema sektöründe zaten pişmiştir ve artık yönetmenlik yapmak istemektedir. Yavuz Turgul’un, Şener Şen’siz tek filmi Fahriye Abla’dır. Bunun dışında yönettiği bütün filmlerin başrolünde Şener Şen’i görürüz. Şener Şen ise özellikle komedi türünde olmayan filmlerinin çoğunu Turgul’la yapar. Son 20 yıldır Yavuz Turgul’un yönetmediği tek filmde oynamıştır (Kabadayı), ama onun da senaryosunu Turgul yazmıştır zaten.
*Bu yazı daha önce 9 Temmuz 2017 tarihli Yurt Gazetesi’nde yayımlanmıştır.
2 Comments